suçluluk ne demek?
- Suçlu olma durumu
Aramızda ortaklaşa bir suçluluk bağı kurulmuş gibi, çevreme bakamıyordum.
E. Bener - Guiltiness.
- Guilt.
- Criminality.
- Delinquency.
- Culpability.
- Quiltiness.
suçlu
- Kabahatli, mücrim
- Suç işlemiş, suçu olan (kimse)
- Elde edilen kanıtlara göre, ceza türesi yönünden, hakkında kovuşturma yapılması gereken kişi.
- Guilty.
- Culpable.
- Delinquent.
- Offender.
- Criminal.
- Culprit.
- Convict.
suçluluk duygusu
- Kişinin ahlaki, dinî kuralları çiğnediğini sezmesi sonucu bilinçli veya bilinçsiz olarak kapıldığı ve kendisiyle ilgili değer yargılarını sarsan duygu.
- Bireyin birtakım toplum törelerine, yasalara aykırı davrandığı sanısına kapılması ya da öyle davrandığını anlaması sonucu içinde bulunduğu gergin ruh durumu.
- Guilt complex.
- Guilt feelings.
suçluluk hissi
- Guilty conscience.