stuck fast ne demek?
- Kötü takılmış, sıkışmış
kötü
- İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, fena, iyi karşıtı.
- Zararlı, tehlikeli.
- Korku, endişe veren
- Hoşa gitmeyen.
- Kaba ve kırıcı
- Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan.
- İyi, gerekli niteliklere sahip olmayan (kimse).
- İstenilmeyen, gereksiz davranışları olan veya bu davranışlara eğilimli olan (kimse).
- İyinin karşıtı olan. 1- Değersiz bulmanın, kınamanın, ayıplamanın konusu olan her şey; istencin yasaya uygun bir biçimde karşı gelmeye ve elinden geldiğince değiştirmeye hakkı olduğu her şey. 2- Ahlâk değerlerine ve törel istence karşı olan her şey. Bu anlamda: a. Düzen bozucu ve yıkıcı olarak beliren şeyler, b. Olumsuzluk ve yadsıma ilkesi olarak beliren şeyler.
- Corrupt.
stuck in
- Mahsur
stuck on
- Aşık
fast
- Hızlı
- Oruç
- Çabuk, süratli
- Oruç tutmak
- Çabuk, tez, seri, süratli
- Perhiz etmek
- Ileri
- Ahlaksız, eğlenceye düşkün
- Sıkı, sabit, yerinden oynamaz, çıkmaz
- Sadık