stir ne demek?
- Karıştırmak
If you don't stir it, it'll burn. / Onu karıştırmazsan dibi yanar.
- Kıpırdatmak, oynatmak, heyecanlandırmak, uyandırmak, uyanmak, heyecanlanmak, heyecana kapılmak
It stirred his conscience. / Vicdanını uyandırdı.
- Harekete geçirmek, hareket ettirmek
It stirred him to action. / Onu harekete geçirdi.
- Canlanmak
- Kımıldamak, kımıldatmak, kalkmak
- Hapishane, (slang) kodes
- Yerini değiştirmek
- Tahrik etmek
- Canlandırmak
- Karışıklık
- Gürültü, patırtı
- Hareket, telâş, kaynaşma, faaliyet
karıştırmak
- Karışma işini yaptırmak.
- İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak
- Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek.
- Kurcalamak, oynamak.
- Üstünkörü okumak, araştırmak, incelemek
- Göz atmak, üstünkörü okumak
- Ayırt edememek, tam olarak seçememek.
- Bir yayında isteyerek yapılan karışma. (Yayını bozmak amacıyla yapılır).
- Mess smth.
- About.
stir about
- Dalaşmak
stir o.s.
- Kalkıp bir şeyler yapmaya başlamak.