soluğan ne demek?
- Nefes darlığına tutulmuş.
- Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi
Adaların kıyılarına gürleyen açık deniz soluğanları, ıssız koylara ak bir çizgi çekmişler.
Halikarnas Balıkçısı - Sık soluyan (hayvan).
Karakolun hizası dönülürken sakağılı, soluğan, bir deri bir kemik beygirlerden biri küttedek çatlayıverirdi.
Sermet Muhtar Alus - Dalgaların, fırtına bölgesi dışına, rüzgârsız yerlere ulaşan ve düzenli kabartılar ve çukurlar durumunda kıyıya yaklaşıp çatlayan bölümlerine verilen ad.
- Swell.
- Houle
nefes
- Soluk.
- Şifa amacıyla hastaya dua okuma.
- Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman
- Canlılık, hayat belirtisi
- Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir.
- Soluk, üfürülen hava. Soluma, soluk verip alma.
- Breath.
- Exhalation.
- Whiff.
- Wind.
soluğan etmek
- Soluk soluğa bırakmak.
soluğan hastalığı
- İnsanlarda amfizem, kronik bronşit ve bronşiolitle belirgin sendrom.
- Atların göğüs şişkinliği, gürültülü ve güç solunumla yaygın kronik bronşiolit, epitel hiperplazisi, goblet hücre metaplazisi, peribronşioler fibrozis ve amfizemle belirgin solunum sistemi hastalığı, atların soluğan hastalığı, KOAH, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, hlk. güç nefes.
- Heaves, broken wind, wheezing.