soku ne demek?
- Taş dibek.
Evlerinin önü bulgur sokusu / Yel estikçe gelir yarin kokusu.
Halk türküsü - Dibekte, havanda tahıl dövmeye yarayan tokmak.
- Shock, trauma, concussion, impact, blow, jar, jolt, jounce.
taş
- Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde.
- Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş.
- Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme
- Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme
- Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher.
- Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik veya tahta parçalardan her biri.
- Bazı organların içinde, özellikle idrar kesesi vb.nde oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı madde.
- Bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça.
- Bkz. kayaç.
- Kimyasal veya fiziksel özellikleri değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan, sert ve katı madde.
sokubey
- Tokmak gibi bey.
sokucu
- Sokan, sokma işini yapan kimse.
- [sökücü] ripper.