smack ne demek?
- Tokat atmak, şaplatmak.
- Şapırdatmak, şaplak atmak, şaplatmak, şaklatmak, şamar atmak, tokatlamak, şapır şupur öpmek
- Tokat, şamar
- Eroin
- Şapırtı
- Tokat sesi, sesli şamar
- Şap sesi.
- Şapırtı ile öpmek veya tatmak
- Of (soyut bir şey) kokmak, -in kokusu olmak.
This smacks of treachery. / Bu ihanet kokuyor.
- Yelkenli büyük balıkçı kayığı, alamana.
- (bir yiyecekte/içecekte) (belirli bir şeyin) hafif bir tadı olmak.
This coffee smacks of cardamom. / Bu kahvede hafif bir kakule tadı var.
- Hafif koku veya lezzet
tokat
- İnsana el içi ile vuruş, şamar, beşkardeş.
- Hayvan ağılı
- Tarla, bahçe veya mandıra kapısı.
- Bas gitarda, genellikle çekiçleme, salma ve kaydırma eşliğinde icra edilen, telleri tınlatan elin baş parmak ekleminin yanıyla bir tele hızlıca vurulması ve çoğunlukla bu hareketin ardından patlatma uygulanması yöntemi.
- Kaleiçi, siper, barikat.
- Ahır, ağıl.
- Hlk. Üstü açık, etrafı çitle çevrili hayvan barınağı.
- Kale içi, siper, ahır, ağıl. El içi gibi yer.
- Slap.
- Slap in the face.
smack dab
- Tam.
- Dosdoğru, isabet ederek.
smack of
- Tadi veren