shock ne demek?
- Şok etmek.
- Bkz. şok
- Kalbini kırmak, şok etmek, sarsmak, şaşırtmak, sarsılmak, darıltmak, dehşete düşürmek, elektrik çarpmak, elektroşok uygulamak, demet yapmak, balyalamak
- Şiddetle çarpmak
- Nefret veya korku vermek
- Iğrendirmek, müteessir etmek
- Elektrik akımına çaptırmak
- Sadme, darbe, vuruş
- Sarsma, sarsıntı
- Inme
- Elektrik çarpması
- Şiddetli etki
- Başak demetleri kümesi dokurcun
- Başak demetlerini küme haline getirmek.
- Taranmamış kabarık saç, kıtık gibi saç
- Ekin yığını (dikey duran bağlanmış birçok ekin demeti).
şok
- Kaza, beklenmeyen bir olay, bazı ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, fiziksel veya ruhsal olarak birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü
- Namlunun uç kısmında iç çapın küçültülmesi sonucu meydana gelen kesit daralması.
- Damar sisteminin kapasitesiyle dolaşım kanının hacmi arasındaki ilişkinin kan miktarı aleyhine bozulması sonucu oluşan, derinin solgunluğu, soğuk terleme, bilincin kaybolması, huzursuzluk, nabzın zayıf ve süratli olmasıyla belirgin, akut sistemik kanlanma yetersizliği, dolaşım kollapsı, dolaşım yetmezliği, kariyovasküler kollaps, asistolizm.
- Bk. sarsım
- Quick freezing.
- Shock.
- Trauma.
- Concussion.
- Impact.
- Blow.
şok
- Kaza, beklenmeyen bir olay, bazı ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, fiziksel veya ruhsal olarak birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü
- Namlunun uç kısmında iç çapın küçültülmesi sonucu meydana gelen kesit daralması.
- Damar sisteminin kapasitesiyle dolaşım kanının hacmi arasındaki ilişkinin kan miktarı aleyhine bozulması sonucu oluşan, derinin solgunluğu, soğuk terleme, bilincin kaybolması, huzursuzluk, nabzın zayıf ve süratli olmasıyla belirgin, akut sistemik kanlanma yetersizliği, dolaşım kollapsı, dolaşım yetmezliği, kariyovasküler kollaps, asistolizm.
- Bk. sarsım
- Quick freezing.
- Shock.
- Trauma.
- Concussion.
- Impact.
- Blow.
shock absorber
- Amortisör, tampon
shock absorber arm
- Sönümleç kolu