sevk etmek ne demek?
- Göndermek, götürmek
Bayanı emekliye sevk ederek kendisinin evleneceğini söyledi.
R. N. Güntekin - Sürüklemek, itmek
Burada başka bir olay anlatacağım ki bu, Türk'ü şuuraltı bir kuvvetle İstiklal Savaşı'na sevk eden amillerin biridir.
H. E. Adıvar To ship.
To dispatch.
To forward.
Bring.
Despatch.
Drive.
Expedite.
Impel.
Induce.
Instigate.
To dispatch / to dispose of the mail.
March off.
Push.
Urge.
sevk amiri
Traffic manager.
sevk belgesi
Shipping bill.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
Step.
Say.