sessiz ne demek?
- Sesi olmayan, ses çıkarmayan.
- Ses, gürültü çıkarmadan yapılan.
- Az konuşan, suskun.
- Yumuşak huylu, kendi hâlinde ve sakin (kimse)
Kız kardeşi Deniz Yolları levazımında çalışan sessiz bir adamla evlidir.
M. Ş. Esendal - Ses ve gürültü çıkarmadan.
- Ünsüz.
- Soundless.
- Voiceless.
- Noiseless.
- Without a sound.
- Mute.
- Silent.
- Quiet.
- Dumb.
- Close-tongued.
- Hushed.
- Muted.
- Non-violent.
- Nonviolent.
- Quiescent.
- Reserved.
- Reticent.
- Speechless.
- Still.
- Tacit.
- Taciturn.
- Tuneless.
- Wordless.
- Serene.
- Sleepy.
- Tranquil.
- Unassuming.
- Buttoned up.
- Consonantal ünsüz.
- Consonant.
- Backwater.
- Breathless.
- Placid.
- Sweet.
sessiz akciğer
- Normal solunum seslerinin tamamen yokluğu.
- Silent lung.
sessiz alıcı
- Sessiz film çeviriminde kullanılan alıcı çeşidi.
- Silent motion picture camera, silent camera, mute camera.
- Stumme Kamera
- Cdméra en muet, appareil de prise de vues en muet