serpmek ne demek?
- Bir şeyi dağılacak biçimde dökmek, saçmak.
- Belli bir yere dağılacak biçimde dökmek
Buzlarını atıp karabiberlerini serptikten sonra kadehleri iyice karıştırdım.
N. Cumalı - Yağmur veya kar azar azar, ince ince yağmak, serpiştirmek.
- Vermek, saçmak.
- Bk. dağıtmak
Scatter.
Sprinkle.
To sprinkle.
To scatter.
Strew.
To spit.
To drizzle.
To sprinkle down.
To snowdown.
Asperse.
Distribute.
Spatter.
Spray.
serpme
- Koni biçiminde, ucuna bir sıra kurşun dizilmiş balık ağı
- Serpilmiş durumda olan.
- Serpmek işi.
Sprinkling.
Scattering.
serpme ağı
- Su ürünlerini üstten kapayarak, dairesel yapılı, kenarlarında kurşun yakası bulunan ve farklı biçimlerde donatılabilen, genellikle torba gibi büzülebilen, kullanılacağı yere göre çarmıklı, büzmeli, cepli biçimlerde yapılan kapama ağları, saçma.
Cover net.