sefil ne demek?
- Sefalet çeken, yoksul
Bu, korkunç bir çocukluğun, sefil, bahtsız bir çocukluğun devamıdır.
S. F. Abasıyanık - Alçak.
- Sefalet çeken, muhtaçlık içinde olan. Çok sıkıntıda bulunan.
- Miserable.
- Wretched.
- Poor.
- Abject.
- Destitute.
- Beggarly.
- Dead-end.
- Down at heels.
- Hangdog.
- Poverty-stricken.
- Ropy.
- Shabby.
- Sordid.
- Squalid.
- Starveling.
- Down and out.
- Wretch.
- Base.
- Indigent.
- Mean.
- Vile.
- Extremely poor.
- Pitifully worn-out or dilapidated.
- Reprobate.
sefalet
- Yoksulluk, yoksulluk sıkıntısı
- Fakirlik, yoksulluk. Fakirlikten gelen sıkıntı. Sefillik.
- Misery.
- Poverty.
- Dog's life.
- Wretchedness.
- Beggary.
- Calamity.
- Sordidness.
- Squalidity.
sefil adam
- Varmint
sefil bir halde
- Miserably.