sebil etmek ne demek?
- Dağıtmak, bol bol vermek.
Dünya üzerindeki tüm canlılara sebil edilmiş bir nitelik değildir iğrenmek.
E. Şafak
sebil
- Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu.
- Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı, sebilhane.
- Meyan kökü şerbetini bir hayır için dağıtma.
- Hayır için parasız dağıtılan su.
- Yol, büyük cadde.
- Su dağıtılan yer.
- Hayır için parasız dağıtılan su.
- Açık ve büyük yol. Büyük cadde.
- Free distribution of water.
- Public fountain.
sebilci
- Sokaklarda dolaşarak sebil dağıtan kimse.
- Sebilde su dağıtmakla görevli kimse.
- Itinerant who dispensed nominally free drinking water.
- Person who dispensed free drinking water from a kiosk.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.