sea level ne demek?
- Deniz seviyesi
deniz
- Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi.
- Bu su kütlesinin belirli bir parçası.
- Sınırsız genişlik, çokluk, yoğunluk.
- Aydaki düzlükler.
- Geniş alan.
- Yer kabuğunun çukur kesimlerini dolduran, bağlı olduğu anadenize göre daha az derin, karasal sahanlıkları daha yaygın ve karaların etkisine çokça açık tuzlu su alanları.
- Büyük su kütlesindeki dalgalanma.
- Büyük su kütlesi.
- Çok, bol.
- Derya.
sea legs
- Fırtınalı havalarda güvertede dolaşabilme becerisi.
sea letter
- Denizaşırı gönderilen mektup, deniz yoluyla gönderilen döküman
level
- Düz yüzey haline getirmek
- Muvazeneli, muntazam
- Seviye, kademe
- Düzey
- Nişan almak
- Tesviye aleti
- Yatay hat, yüzey
- İrtifa sathı
- Derece
- Düz, düzlem, yatay, ufki
Türetilmiş Kelimeler (bis)
sea legssea lettersea lettucesea laddersea lampreysea lanesea lawyerseasea accidentsea airsea anchorsea anemonsea anemonesea apesea bagsea basesea basssese constituer prisonnierse defendendose desimalse perdrelevellevel adjustmentlevel arealevel bombinglevel compensatorlevel crossinglevel downlevel headedlevel hypersurfacelevel indicatorleveatleveelevee en masseleveen shuntLeVeen şantı