seçme ne demek?
- Seçmek işi.
Üsküp'ün kızları, hepsi de seçme.
Halk türküsü - Seçkin, seçilmiş
- Seçilmiş, üstün.
- Select.
- Choice.
- Picked.
- Eclectic.
- Recherche.
- Choosing.
- Selection.
- Digest.
- Pick.
- Spotting.
- Co-optation.
- Sampling.
- Extract.
- Option.
- Selecting.
- Outstanding.
- Distinguished.
- Superior.
- Hand picked.
- Polling.
seçmek
- Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak.
- Birine oy vererek bir göreve getirmek.
- Üstün, iyi, uygun bularak yeğlemek
- Ne olduğunu anlamak, fark etmek
- Farklı görmek, üstün görmek.
- Tercihini bir yönde kullanmak.
- Titiz davranmak, kolay kolay beğenmemek.
- Choose.
- Select.
- Elect.
seçme aksiyomu
- "A boş olmayan kümelerin bir sınıfı olduğunda, A için bir seçme fonksiyonu vardır," aksiyomu. Bu aksiyom boş olmayan kümelerin çarpımının boş olmadığını ifade eder.
- Axiom of choice.
- Axiome de choix
seçme elemeyarışları
- Tek bir yarışla sonuçlanamayacak denli çok atletin katıldığı yarışlarda, bir sonraki elemeye ya da sonlamaya girecekleri saptamak amacıyla yapılan yarış.
- Round (heat) and qualifying competition.
- Vor-zwischenläufe
- Série (éliminatoire)-concours de qualification