salim ne demek?
Kökeni: Arapça
- Esen, sağlam.
- Sakin, huzurlu
Ben kahveye salim kafayla, serinkanlılıkla düşünmek için gittim.
Z. Selimoğlu - Hasta veya sakat olmayan.
- Sağ, salim, sağlıklı.
- Eksiksiz, kusursuz.
- Korkusuz, emin.
- Osmanlıca'da yazılışı: sâlime
- Endişesiz.
- Venezuelan master terrorist raised by a Marxist-Leninist father; trained and worked with many terrorist groups.
- Sound.
- Safe.
- Healthy.
- Secure.
- Intact.
salime
- (bkz. salim)
- Sağ, sağlam.
- Eksiksiz, kusursuz.
- Korkusuz, emin.
salimen
- Sağ ve esen olarak, hiçbir kötü durumla karşılaşmadan.
- Sağ, sağlam ve sıhhatta olarak. (Osmanlıca'da yazılışı: sâlimen)
- Safely.
- Safe and sound.