sıkıntılı ne demek?
- Sıkıntısı olan
Ağrılar kesilmeyince çok sıkıntılı vaziyete düştüm.
R. N. Güntekin - Sıkıntı veren, kasvetli, meşakkatli, mukassi
Son birkaç yılındaki oldukça sıkıntılı durumu bir yana bırakılacak olursa, maddi bakımdan rahat, ortanın epey üstünde bir hayatı olmuştur.
A. Ş. Hisar Troubled.
Distressed.
Annoying.
Troublesome.
Uneasy.
Troublous.
Unrestful.
Gruelling.
Grueling.
Constrained.
Cornered.
Dismal.
Dreary.
Gray.
Grey.
Weighty.
Fretful.
Lugubrious.
Pained.
Sombre.
Trying.
Close.
Muggy.
Worried.
Depressed.
Bored.
Distressing.
Boring.
sıkıntılı bakış
Gloom.
sıkıntılı dönem
Downswing, downturn.