sıkıştımak ne demek?
- Urge
urge
- Baskı yapmak, teşvik etmek
- Israrla tavsiye etmek
- Sevk etmek, ileri sürmek
- Dürtmek
- Sıkıştımak
- Israr etmek
- Israrla anlatmak
- Kışkırtmak
- Zorlamak
- Dürtü, itici kuvvet
sıkıştır
- [sıkıştırmak] press, constrict, compress, tighten, jam, squeeze, force, oppress, stress, astringe, bear against, besiege, bombard, bottle up, clamp, clamp down, clinch, press smb.
- Close, come down on, compact, crowd, crush, dun, grind, grip, heckle, hurry.
sıkıştıraç
- Bir akışkan ya da uçunu sıkıştırarak basıncı yükseltilmiş olarak veren aygıt.
- Bir akışkan ya da uçunu sıkıştırarak basıncı yükseltilmiş olarak veren aygıt.
- Compressor.
- Kompressor
- Compresseur