süzmek ne demek?

  1. Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek.
  2. Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak.
  3. Gözle inceleyerek dikkatle bakmak

    Yarı kapalı, yumuk yumuk gözlerini büsbütün küçülterek nehrin iki kıyısını süzdü.

    S. Kocagöz
  4. Göz baygın ve anlamlı bakmak

    Bir ara yandaki masada oturan adamın beni süzdüğünü sezinledim.

    E. Bener
  5. (en)Filter.
  6. (en)Ogle.
  7. (en)Percolate.
  8. (en)Scan.
  9. (en)To filter.
  10. (en)To strain.
  11. (en)To eye from head to foot.
  12. (en)To look attentively.
  13. (en)To halfclose the eyes.
  14. (en)To examine closely.
  15. (en)To filtrate.
  16. (en)To drain.
  17. (en)To percolate.
  18. (en)To clarify.
  19. (en)To extract.
  20. (en)To clear.
  21. (en)To skin.
  22. (en)To refine.
  23. (en)Segregate.
  24. (en)To defecate.
  25. (en)Infiltrate.

süzme

  1. Süzmek işi.
  2. Süzülmüş olan, süzülerek elde edilen.
  3. Kötü, aşağılık, malın gözü (kimse).
  4. Katışıksız, saf
  5. Sıvı içindeki katıları, içinden ancak sıvıların geçebildiği bir ortamda ya da gereçte ayırma.
  6. (en)Filtering.
  7. (en)Straining.
  8. (en)Infiltration.
  9. (en)Percolation.
  10. (en)Decantation.

süzme ağırlığı

  1. Konserve edilmiş maddenin bir elek üzerinde belli bir meyil ve sürede süzüldükten sonraki ağırlığı.
  2. (en)Filtration weight.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

süzmesüzme ağırlığısüzme alanısüzme balsüzme çukurusüzsüzdürmesüzdürme kuyususüzdürmeksüzdürümsüacsüalsüalpsüarsüb
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın