süzme ne demek?
- Süzmek işi.
- Süzülmüş olan, süzülerek elde edilen.
- Kötü, aşağılık, malın gözü (kimse).
- Katışıksız, saf
Son derece zeki babalardan süzme salak oğulların çıktığı görülmüştü.
A. İlhan - Sıvı içindeki katıları, içinden ancak sıvıların geçebildiği bir ortamda ya da gereçte ayırma.
- Filtering.
- Straining.
- Infiltration.
- Percolation.
- Decantation.
- Looking attentively.
- Strained.
- Filtered.
- Filtration.
süzmek
- Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek.
- Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak.
- Gözle inceleyerek dikkatle bakmak
- Göz baygın ve anlamlı bakmak
- Filter.
- Ogle.
- Percolate.
- Scan.
- To filter.
- To strain.
süzme ağırlığı
- Konserve edilmiş maddenin bir elek üzerinde belli bir meyil ve sürede süzüldükten sonraki ağırlığı.
- Filtration weight.
süzme alanı
- Filter area