sürtmek ne demek?
- Bir şeyi bastırarak diğer bir şeyin üzerinden geçirmek
Cemal ellerini hızlı hızlı birbirine sürttü.
S. F. Abasıyanık - Dokundurmak.
- Başıboş dolaşmak, yararsız dolaşmak
Çocukçağız birkaç gün sokaklarda sürtmüş.
S. F. Abasıyanık Wander idly.
Tramp.
Chafe.
Gad about.
Gall.
Hang out.
Horse around.
Loiter.
Muck about.
Range.
Consort.
Roam.
Scrape.
Scuff.
To rub one thing against another.
To rub with the hand.
To wander about aimlessly.
To rub.
To loaf.
To wander.
To roam.
To loiter.
To hang about/around.
To gad about/around.
To rub against to wander about aimlessly.
sürtme
- Sürtmek işi.
- İcra esnasında penanın kenarının sargılı tellere dik açılı olarak sürtülmesi yöntemi.
Pick slide.
Friction.
Scrape.
Rubbing.
Wandering.
Loitering.
Rubbish against (another.
Fretting.
sürtme ağı
- Açık denizlerde iki gemiyle sürüklenerek kullanılan, iki kollu ve geniş torbalı balık ağı.