sürgün ne demek?
- Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse, menfi
Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz.
R. H. Karay - Bu biçimde sürülme işi ve bu işin sonucu, nefiy
Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu.
R. N. Güntekin - Bir kimsenin sürüldüğü yer
Sürgünlerde çile dolduruyordu en güzel yaşında.
Y. Z. Ortaç - Bir bitkide yeni süren filiz.
- İshal.
- Bir kimsenin, sürekli olarak oturduğu yerden uzak bir kent ya da ilçede oturmasını zorunlu kılan ceza.
- Bitkilerin değişik uzunluk ve büyüklükteki, genellikle yapraksız, küçük filiz ve dalcıkları, hlk. ishal.
- Deportee.
- Banishment.
- Deportation.
- Exile.
- Shoot.
- Expatriation.
- Expellee.
- Growth.
- Ostracism.
- Outgrowth.
- Outlaw.
- Outlawry.
- Proscription.
- Relegation.
- Spine.
- Spray.
- Sprout.
- Transport.
- Transportation.
- Twig.
- Diarrhoea.
- Offshoot.
- Sucker.
- Diarhea.
- Leader.
- Scours.
- Spring.
- Offset.
- Switch.
- Button.
- Tiller.
- Banishment, transportation.
- Diarrhea.
- Déportation, bannissement
sürgün apikal meristem
- Sürgün ucu içinde yer alan farklılaşmış doku.
- Shoot apical meristem.
- Apical méristème de la tige
sürgün avı
- Sürek avı.
- Battue, beat, blood sports, surround.