receiver of stolen goods ne demek?
- Yatak
yatak
- Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek
- Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte.
- Üzerine şilte konulan karyola, somya, kerevet vb.
- Irmak, çay, dere vb.nin, içinde aktıkları yer, akak, mecra.
- Katmanlaşmış herhangi bir madde yığını.
- Bir şeyin çok bulunduğu yer.
- Maden veya fosil ocaklarında birbirini izleyen iki maden, taş veya kömür tabakası arasında uzanan damar.
- Çanak biçimindeki bir havzada veya buna benzer bir oluşumda toplanmış petrol birikintisi.
- Bkz. katman, tabaka
- Filmin alıcı ve göstericide pencere önünden düzgün geçmesini sağlamak için yapılmış, film enine uygun dar geçit.
receiver
- İcra memuru, yediemin
- Yataklık eden
- Kabul eden kimse
- Alan veya kabul eden kimse
- Tahsildar
- Davalı malları idareyle görevli kimse
- Çalıntı malı alan kimse
- Distilasyonda toplama kabı
- Hava boşaltma tulumbasının cam kavanozu
- Ahize, alıcı, almaç
receiver exciter
- Alici-uyarici
of
- Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz
- Ugh!.
- In a general sense, from, or out from; proceeding from; belonging to; relating to; concerning; used in a variety of applications; as: Denoting that from which anything proceeds; indicating origin, source, descent, and the like; as, he is of a race of kings; he is of noble blood.
- Denoting possession or ownership, or the relation of subject to attribute; as, the apartment of the consul: the power of the king; a man of courage; the gate of heaven.
- Denoting the material of which anything is composed, or that which it contains; as, a throne of gold; a sword of steel; a wreath of mist; a cup of water.
- Oil filters.
- Denoting part of an aggregate or whole; belonging to a number or quantity mentioned; out of; from amongst; as, of this little he had some to spare; some of the mines were unproductive; most of the company.
- Prep w dat , from, out of, of, away from, contrary to, by.
- Denoting that by which a person or thing is actuated or impelled; also, the source of a purpose or action; as, they went of their own will; no body can move of itself; he did it of necessity.
- Optional Form Source: US EPA.
stolen
- Çalıntı
- Çalınmış
- (steal) çalmak, aşırmak, hırsızlama yapmak, çaktırmadan yapmak, hırsızlık yapmak, gizlice koymak, sessizce hareket etmek
Türetilmiş Kelimeler (bis)
receiverreceiver exciterreceiver gainreceiver gain knobreceiver in equityreceiver local oscillator boardreceiver noisereceiver noise figurereceiver operating characteristicsreceiver terminalreceivereceive a blowreceive a good educationreceive a pardonreceive bufferofof a certain ageof a certain lengthof a certain qualityof a collapseof a deviceof a good familyof a hogof a kindof a moment agooo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak