yatak ne demek?
- Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek
Sabahleyin onu aynı güzellikte bulacağım ümidiyle yatağımdan fırladım.
R. H. Karay - Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte.
- Üzerine şilte konulan karyola, somya, kerevet vb.
- Irmak, çay, dere vb.nin, içinde aktıkları yer, akak, mecra.
- Katmanlaşmış herhangi bir madde yığını.
- Bir şeyin çok bulunduğu yer.
- Maden veya fosil ocaklarında birbirini izleyen iki maden, taş veya kömür tabakası arasında uzanan damar.
- Çanak biçimindeki bir havzada veya buna benzer bir oluşumda toplanmış petrol birikintisi.
- Filmin alıcı ve göstericide pencere önünden düzgün geçmesini sağlamak için yapılmış, film enine uygun dar geçit.
- Bağıl devinimli iki parça arasında sürtünmeyi ve aşınmayı azaltmaya yarayan örgen.
- Bir su kütlesinin dip bölgesine verilen ad.
- Bkz. katman, tabaka
- Sack.
- Bearings.
- Bedding.
- Bunk.
- Couch.
- Lair.
- Anchorage.
- Riverbed.
- Stratum.
- Ore bed.
- Deposit.
- Bearing.
- Bedstead.
- Course.
- Channel.
- Seam.
- Vein.
- Lode.
- Placer.
- Receiver of stolen goods.
- Bearing lining.
- Bush.
- Bushing.
- Dump.
- Friction / journal / guide / sliding / thrust bearing.
- Plateau.
- Bank.
- Bed.
- Berth.
- Doss.
- Flop.
- Haunt.
- Hotbed.
- Mattress.
- Recess.
- Lager
- Bildkanal, Filmkanal
- Palier
- Couloir
yatak alaşımı
- Yapısı, yumuşak bir içdüzey içine sert bir ikinci fazın dağılımı biçiminde olan, karşısürtünme özellikli, kurşun, antimuan, kalay, bakır alaşımı.
- Bearing alloy.
yatak ara parçası
- Bearing spacer