rack ne demek?
- Raf
- Mahvolmak
- Germek, rafa kaldırmak, uzatmak, askıya asmak, gererek işkence yapmak, işkence etmek, eziyet etmek, rafa koymak.
- Rüzgarda uçuşmak (bulut)
- Atın rahvan yürüyüşü
- Rahvan gitmek.
- Ahırda ot yemliği
- Parmaklıklı raf (özellikle tren veya vapurda)
- Arabaya yerleştirilen ve kuru ot taşımaya mahsus kafes
- Kirayı çok artırmak, kirayı artırarak eziyet etmek.
- Bedeni germek suretiyle işkence yapılan alet veya tertibat
- Işkence sebebi
- Işkence, azap
- Dişli çubuk
- Germek
- Gerip işkence etmek
- Fazla yükseltmek (fiyat veya kira)
- (otobüs, tren ve vapurda) (çubuklardan oluşan) raf; (otomobilin üstünde) portbagaj.
- Fiyat yükseltmek suretiyle sıkıntıya sokmak
- Uçan hafif bulut; fırtına izi; rüzgârın önünde uçmak
- Koyun ve dana etinin gerdan ve belkemiği kısmı.
- Bir çift geyik boynuzu
- Tortudan bira veya şarap çıkarmak.
- Fıçıdan çekmek (içki)
- Yıkım, harabiyet
raf
- Üstüne öteberi koymak için duvara veya bir dolabın içine birbirine paralel olarak tutturulmuş, genellikle geniş, uzun tahta veya metal levha
- Mobilyanın içine kitap, tabak vb. eşyaları yerleştirmek için konulan ağaçtan düz tabla.
- Bk. raf
- Diş fırçası, tarak, diş macunu v.b. nesnelerin konduğuraf.
- Console.
- Bracket.
- Stack.
- Flake.
- Crib.
- Ledge.
rack and ruin
- Yıkım, harabiyet.
rack for test tubes
- Tüplük