prohibition on interest rates ne demek?
- Faiz yasağı
faiz
- Kur'an'da Müslümanları vasfetme sadedinde birçok yerde geçmektedir.
- Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli.
- İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema.
- Fon istem ve sunumunun karşılaşması sonucu oluşmuş fon fiyatı.
- Üretim faktörlerinden sermayenin getirisi.
- Fevz bulan, muradına ulaşan, başarı kazanan.
- Başarı kazanan.
- Taşan, coşan.
- Ödünç verilen para için alınan ve şer'an haram olan kar. Faizin iş hayatındaki manası, "sen çalış, ben yiyeyim"dir. Küçük tasarruf sahiplerinin paraları bankalarda toplanıp, büyük yekunlere ulaşır. Banka bu parayı aldığından daha büyük faizle iş sahiplerine kredi olarak verir. İstihsal edilen (üretilen) malların fiatına masraf olarak bu faiz eklenir. Böylece malların fiatı faiz yüzünden %50 civarında veya daha fazla artar. Bu malı satın alanlar, ödedikleri fiatla birlikte vaktiyle yatırımcının ödediği faizi kendileri ödemiş olurlar. Böylece tasarruf sahipleri bankadan aldıkları faizden çok daha fazlasını bu malı satın almakla geri ödemiş olurlar. Ayrıca fiatların yükselmesiyle dar gelirlilerin haklarına tecavüz etmiş olurlar. Çalışmadan para alıp vermekle zenginleşen bir zümrenin türemesine de sebep olurlar. İslam, faizi haram kılmakla bu haksızlıkları önler. (Bak: Riba)
- Interest.
prohibition
- Yasak
- Yasak emri
- İçki yasağı
- Yasaklama
prohibition at night working
- Gece çalıştırma yasağı
on
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı.
- Bu sayıyı gösteren 10, X rakamlarının adı.
- Dokuzdan bir artık.
- Ketonları gösteren son ek, propanon (dimetil keton): 2-bütanon (etil metil keton) gibi.
- -one.
- Deca-.
- In progress; proceeding; as, a game is on.
- In operation or operational; 'left the oven on'; 'the switch is in the on position' planned or scheduled; 'the picnic is on, rain or shine'; 'we have nothing on for Friday night' indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?' in a state required for something to function or be effective; 'turn the lights on'; 'get a load on'.
- With a forward motion; 'we drove along admiring the view'; 'the horse trotted along at a steady pace'; 'the circus traveled on to the next city'; 'move along'; 'march on'.
- Indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?'.
interest
- Ortak olmak
- İlgisini çekmek, dikkatini çekmek
- Alaka, ilgi, merak
- Merak uyandırma, zevk verme kabiliyeti
- Hisse, pay
- Menfaat
- Kar, kazanç
- Faiz
- İktisadi hayatta hakim grup
- Alakadar etmek, ilgilendirmek
Türetilmiş Kelimeler (bis)
prohibitionprohibition at night workingprohibition eraprohibition of forced workingprohibition of incestprohibition of transitprohibitionistprohibitions of tradeprohibitingprohibitprohibit s.o. fromprohibit toprohibitedprohibited areaonon a charge of murderon a daily basison a full stomachon a givenon a given dayon a knife edgeon a large scaleon a lineon a major scaleoo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak