press ne demek?
- Baskı yapmak.
- Basmak
Press the button. / Düğmeye bas.
- Sıkıştırmak, zorlamak, üstüne düşmek, ısrar etmek.
- Zorla hizmete almak
- Askerliğe, özellikle bahriyeye zorla alma
- Basın, basılmış şeyler ve özellikle gazeteler
- Basın mensupları
- Gazete yazısı
- Bahriye hizmetine zorlamak
- Matbaa makinası
- Matbaa, basımevi
- Baskı tezgâhı
- Pres, cendere, mengene
- Baskı yapmak, sıkıştırmak, sıkmak, basmak, sıkmak (limon vb.), topluca ilerlemek, zorlamak, ütülemek, preslemek, acil olmak
- Sıkıştırma
- Kalabalık, yığışma
- Sıkışma, acele, baskı, iş çokluğu
- Zorlamak
- Baskı sanatı
- Elbise dolabı
- (giyside) ütü
- Sıkmak, sıkıştırmak
- Sıkıp suyunu veya yağını almak, özsuyunu almak
- Sıkıca sarılmak
- Hızlı sürmek, çok koşturmak
- Ütülemek
- Kitle halinde ilerlemek
baskı
- Bir eserin basılış biçimi veya durumu
- Bası sayısı.
- Bir eserin tekrarlanarak yapılan baskı işlemlerinden her biri.
- Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı.
- Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm
- Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres.
- Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu.
- Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres.
- Tutma görevi alınan karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacı ile uygulanan yakın savunma türü.
- T. Basıp sıkacak, tazyik edecek şey. Sıkı tazyik.
press a charge
- Dava açmak
press agency
- Basın ajansı