postulat ne demek?
- Konut
- Bir demonstrasyona oluşturmak için ispata ve kanıta gerek duymadan kabul edilen ilk kural
- Bk. konut
- Bk. önkoyut
[Postulat (das) ] postulate, assumption, premise, basic principle, fundamental tenet, axiom, fact that requires no proof.
konut
- İnsanların içinde yaşadıkları ev, apartman vb. yer, mesken, ikametgâh
- Bir bilimin kuruluşunda temel görevi görmekle birlikte belikten daha az olma ve tanımlanmayan ilkel gerçek, koyut, postulat: Eukleides'in "Bir noktadan bir doğruya ancak bir paralel çizilebilir." yolundaki konutu gibi.
- Bk. konakçı.
- Kum çukurlarından mağaralara, kaya oyuklarından ağaç kabuklarına, siperliklerden değişik biçimdeki kulübelere, çadırlardan ağaç ve taştan yapılma evlere kadar genişleyen; insanın yatıp kalktığı, kötü havalardan, yırtıcı hayvanlardan, baskınlardan korunduğu, işinin dışında barındığı yer.
Housing.
House.
Domicil.
Domicile.
Residence.
Abode.
konut
- İnsanların içinde yaşadıkları ev, apartman vb. yer, mesken, ikametgâh
- Bir bilimin kuruluşunda temel görevi görmekle birlikte belikten daha az olma ve tanımlanmayan ilkel gerçek, koyut, postulat: Eukleides'in "Bir noktadan bir doğruya ancak bir paralel çizilebilir." yolundaki konutu gibi.
- Bk. konakçı.
- Kum çukurlarından mağaralara, kaya oyuklarından ağaç kabuklarına, siperliklerden değişik biçimdeki kulübelere, çadırlardan ağaç ve taştan yapılma evlere kadar genişleyen; insanın yatıp kalktığı, kötü havalardan, yırtıcı hayvanlardan, baskınlardan korunduğu, işinin dışında barındığı yer.
Housing.
House.
Domicil.
Domicile.
Residence.
Abode.
postulat olarak kabul etmek
Postulate.
postulate
- Şart koymak, ispatsız olarak kabul ettirmek
- Doğru varsaymak
- Talep etmek, istemek, dilemek
- İspatsız olarak ifade etmek
- Var saymak