pişkin ne demek?
- Gereğince pişmiş.
- Saygısızca davranarak işini yürüten
Hiç istifini bozmayan bir pek pişkin hırsız hâli buldum.
S. F. Abasıyanık - Yüzsüz
Vasıf'ı hem arkadaş canlısı bir insan hem de gayet pişkin bir politikacı olarak tanıyordum.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Çabuk pişen, pişeğen, pişek.
- Girgin
- Deneyimi olan, herhangi bir şeye alışmış olan, olgun
Onların çoğu şimdi, yaşını başını almış, akıllı uslu, pişkin adamlardır.
R. N. GüntekinEn pişkin aktörler bile bizim kadar rollerini başaramazlar.
E. İ. Benice - Ripe.
- Hard-boiled.
- Hard-nosed.
- Brazenfaced.
- Cagy.
- Hard-bitten.
- Pushful.
- Pushing.
- Sophisticated.
- Worldly.
- Worldly wise.
- Conscience-proof.
- Well-cooked.
- Thick-skinned.
- Well-done.
- Experienced.
- Hardened.
- Worldly-wise.
- Brazen.
- Brazen-faced.
- Indifferent to criticism.
- Baked.
- Mature.
- Hard-baked / boiled.
- Cured.
- Hard- boiled.
- Hard bitten.
- Hard boiled.
- Thick skinned.
gereğince
- Gereği gibi, gereğine göre, gerektiği gibi, mucibince.
- As needed/required.
- In accordance with.
- Following.
pişkince
- Biraz pişkin.
- Pişkine yakışır biçimde.
pişkinlik
- Pişkin olma durumu veya pişkince davranış
- Indifference to criticism.