perişan ne demek?
- Dağınık, düzensiz, karmakarışık
Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için.
C. Şehabettin - Acınacak durumda olan, zavallı
Omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş, yorgun ve perişan ağır ağır yürüyorlardı.
Ö. Seyfettin - Dağınık, karışık.
- Abject.
- Miserable.
- Spent.
- Scattered.
- Disordered.
- Perplexed.
- Bewildered.
- Distraught.
- Perturbed.
- Desolate.
- Dishevelled.
- Gaunt.
- Ruinous.
- Wretched.
perişan etmek
- Dağıtmak, düzenini bozmak.
- Acınacak duruma getirmek.
- Scatter, bring to ruin, desolate, drag down, prostrate.
perişan görünmek
- Be a sight, look a sight.