perfect ne demek?
- Mükemmel
- Kusursuz, tam
perfect specimen / kusursuz örnek
perfect circle / tam daire
- Tamamlamak, kusursuz yapmak, mükemmelleştirmek
- Tamamlamak, bitirmek, ikmal etmek
- Tekamül ettirmek
- Iyice öğrenilmiş (ders)
- Tam, sapına kadar
perfect nonsense / tam bir saçmalık
mükemmel
- Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane
- Tamam. Olgun. Noksansız. Eksiksiz. Kemal bulmuş. Kemale erdirilmiş. Çok iyi.(Malumdur ki, mevzun ve muntazam ve mükemmel ve güzel san'atlar, gayet güzel bir proğrama istinad eder. Mükemmel ve güzel bir proğram ise; mükemmel ve güzel bir ilme ve güzel bir zihne ve güzel bir kabiliyet-i ruhiyeye delalet eder. Demek ruhun manevi güzelliğidir ki, ilim vasıtası ile san'atında tezahür ediyor. S.)
- Perfect.
- Excellent.
- Complete.
- Unique.
- Accomplished.
- All-around.
- Alpha plus.
- Ambrosial.
perfect causality
- Tam nedensellik
perfect competition
- Tam rekabet