mükemmel ne demek?
- Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane
Sırtında İngiliz kumaşından karyağdılı mükemmel bir elbise.
R. H. Karay - Tamam. Olgun. Noksansız. Eksiksiz. Kemal bulmuş. Kemale erdirilmiş. Çok iyi.(Malumdur ki, mevzun ve muntazam ve mükemmel ve güzel san'atlar, gayet güzel bir proğrama istinad eder. Mükemmel ve güzel bir proğram ise; mükemmel ve güzel bir ilme ve güzel bir zihne ve güzel bir kabiliyet-i ruhiyeye delalet eder. Demek ruhun manevi güzelliğidir ki, ilim vasıtası ile san'atında tezahür ediyor. S.)
- Perfect.
- Excellent.
- Complete.
- Unique.
- Accomplished.
- All-around.
- Alpha plus.
- Ambrosial.
- Banner.
- Beyond praise.
- Bully.
- Capital.
- Champion.
- Classic.
- Classical.
- Classy.
- Commanding.
- Consummate.
- Copybook.
- Dandy.
- Dreamy.
- Elegant.
- Famous.
- Faultless.
- Fine.
- Absolute.
- Exquisite.
- Fabulous.
- Flawless.
- Glittering.
- Grand.
- Ideal.
- Immaculate.
- Impeccable.
- Masterly.
- Prodigious.
- Smashing.
- Spectacular.
- Splendid.
- Superb.
- Terrific.
- Ultimate.
- Prodigous.
- Clean.
- Down to the ground.
- Exemplary.
- Famously.
- Finished.
- First rate.
- Gilt edged.
- Good.
- Great.
- Groovy.
- Lush.
- On the nose.
- Peachy.
- Perfection to.
mükemmel biçimde
- Supremely.
mükemmel bir şekilde
- Perfectly.