pencil of parallel lines ne demek?

  1. Paralel doğrular demeti

paralel

  1. Yerküresi üzerinde çizildiği varsayılan, Ekvator'a paralel çemberlerden her biri.
  2. Yan yana ve birbirini kesmeden, birbirine kavuşmadan uzanıp giden (şeyler), koşut, muvazi
  3. Koşut.
  4. Bk. koşut
  5. Koşut
  6. Aynı yönde fakat eşit mesafeler ile birbirinden ayrılmış, birbirini kesmeyen.
  7. Aynı yönde aynı zamanda gelişen.
  8. Yun. Müvazi.
  9. (en)Collateral.
  10. (en)Equidistant.

pencil

  1. Kurşunkalemle yazmak, karakalem ile çizmek, kalem ile makyaj yapmak
  2. (-led, -ling) kurşun kalem
  3. Küçük resim fırçası
  4. Renkli kalem
  5. Taş kalem
  6. Makyaj kalemi
  7. Fiz

pencil beam

  1. kalem biçimli huzme
  2. Kalem biçimli huzme

of

  1. Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz
  2. (en)Ugh!.
  3. (en)In a general sense, from, or out from; proceeding from; belonging to; relating to; concerning; used in a variety of applications; as: Denoting that from which anything proceeds; indicating origin, source, descent, and the like; as, he is of a race of kings; he is of noble blood.
  4. (en)Denoting possession or ownership, or the relation of subject to attribute; as, the apartment of the consul: the power of the king; a man of courage; the gate of heaven.
  5. (en)Denoting the material of which anything is composed, or that which it contains; as, a throne of gold; a sword of steel; a wreath of mist; a cup of water.
  6. (en)Oil filters.
  7. (en)Denoting part of an aggregate or whole; belonging to a number or quantity mentioned; out of; from amongst; as, of this little he had some to spare; some of the mines were unproductive; most of the company.
  8. (en)Prep w dat , from, out of, of, away from, contrary to, by.
  9. (en)Denoting that by which a person or thing is actuated or impelled; also, the source of a purpose or action; as, they went of their own will; no body can move of itself; he did it of necessity.
  10. (en)Optional Form Source: US EPA.

parallel

  1. Paralel yapmak, paralel olmak, karşılaştırmak, kıyaslamak
  2. Paralel, muvazi, koşut
  3. Aynı, benzer
  4. Aynı amaç veya sonuca yönelen birbirine paralel doğru veya düzeyler
  5. Benzerlik
  6. Nazire
  7. Coğr
  8. Paralel olarak koymak
  9. Kıyaslamak, mukayese etmek
  10. Benzer olmak, müşabih olmak.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

pencilpencil beampencil beam antennapencil boxpencil casepencil of lightpencil of linespencil pusherpencil sharpenerpencil traypencikpencpencacappencahpencahsalepencapofof a certain ageof a certain lengthof a certain qualityof a collapseof a deviceof a good familyof a hogof a kindof a moment agooo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın