peer ne demek?
- Eş
- Akran, küfüv, emsal
- Dikkatle bakmak, belli belirsiz görünmek, bir parça görünmek
- Hayal meyal görünmek.
- Eş düzey.
- Yaşıt
- Kanun önünde aynı haklara sahip olan kimse
- Ingiliz asilzadesi.
- Dük/marki/kont/vikont/baron unvanlı kimse.
- Into ile gözetlemek, tecessüsle bakmak
- Bir delikten bakmak veya çıkmak
- Out ile aralıktan bakmak, çıkmak.
eş
- Bkz. döleşi
- Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzer
- Karı kocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika
- Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri.
- İkişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki kişiden her birinin öbürüne göre durumu, partner.
- Kuma, ortak.
- Arkadaş.
- Etene.
- Dölütle dölyatağını birbirine birleştiren, doğum sırasında çocuktan sonra çıkan; halk arasında çocuklaeş tutulan, bu nedenle çocuğun yazgısını, karakterini, gelecekteki işini etkileyeceği inancıyla birtakım geleneksel ve büyüsel işlemlerden geçirilen zar.
- Equal.
peer domain
- Eşin etki alanı
peer entities
- eşdüzey öğeler, görevdeş öğeler
- Eşdüzey öğeler, görevdeş öğeler