eş ne demek?
- Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzer
Çorabın öbür eşini yerden almak için sol ayağını uzatıyordun.
Ö. Seyfettin - Karı kocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika
- Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri.
- İkişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki kişiden her birinin öbürüne göre durumu, partner.
- Kuma, ortak.
- Arkadaş.
- Etene.
- Dölütle dölyatağını birbirine birleştiren, doğum sırasında çocuktan sonra çıkan; halk arasında çocuklaeş tutulan, bu nedenle çocuğun yazgısını, karakterini, gelecekteki işini etkileyeceği inancıyla birtakım geleneksel ve büyüsel işlemlerden geçirilen zar.
- Bkz. döleşi
Equal.
Similar.
Matching.
Identic.
Identical.
Coequal.
Correspondent.
Corresponding.
Duplicate.
Fellow.
Spousal.
Dutch.
One of a pair.
Match.
Pair.
Couple.
Partner.
Spouse.
Husband.
Wife.
Better half.
Placenta.
Companion.
Compeer.
Consort.
Double.
Image.
Peer.
Mate.
Analogue.
Counterpart.
Doublet.
Twin end.
Tally.
Concurrent.
Matched.
Symmetric.
Level.
Homologous.
Colleague.
Comrade.
Conjugate.
Battered wife.
Comp.
Placenta
döleşi
- Memelilerde, anayla dölüt arasında kan alıp vermeyi sağlayan organ, etene, son, meşime, plasenta.
- Bkz. plasenta
Secundine.
eş açı
Congruent angle
eş açılar
- ( )
Eqivalent angles.
Angles egales