pay ve borç belgitleri karşılığı öndelik ne demek?
- Taşınır değerleri tutulama karşılığı verilen ödünç para.
- Advance on current securities, advance on stocks and shares.
- Avance sur valeurs mobilières
pay
- Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse.
- Eşit bölüm.
- Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane alındığını gösteren sayı: paydanın üstüne yazılarak yatık bir çizgi ile ondan ayrılır.
- Ayak
- Apportionment.
- Hence, figuratively: To compensate justly; to requite according to merit; to reward; to punish; to retort or retaliate upon.
- To discharge, as a debt, demand, or obligation, by giving or doing what is due or required; to deliver the amount or value of to the person to whom it is owing; to discharge a debt by delivering.
- To discharge or fulfill, as a duy; to perform or render duty, as that which has been promised.
- To give or offer, without an implied obligation; as, to pay attention; to pay a visit.
- To give a recompense; to make payment, requital, or satisfaction; to discharge a debt.
pay bırakmak
- Kesme, biçme, yapma sırasında, bir şeyde daha sonra kullanılmak için fazlalık bırakmak.
ve
- Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu.
- İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan bir söz
- Brother of Odin and Vili He was one of the three deities who took part in the creation of the world.
- The two-character ISO 3166 country code for VENEZUELA.
- Ventilation Exchange is the exchange of gases, primarily oxygen and carbon dioxide, during the passage of air into and out of the respiratory passages.
- Visual Emissions.
- Value engineering.
- Vented Electric; the implanted pump contains an electric motor but is vented to outside air through the driveline.
- Visual Emissions Source: US EPA.
- Vector Equilibrium.
borç
- Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para, başka bir şey
- Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe
- Borş.
- Bir iktisadi karar biriminin bir diğerine karşı ödemesi gereken para veya yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülük.
- İki ya da daha çok kimseler arasında, karşılıklı olarak doğan yükümlerin tümünü belli eden türe bağı.
- Geri verilmek niyetiyle ihtiyaç sahiplerine verilen para. Müslümanlıkta faizle borç vermek haramdır, günahtır. Borcunu ödiyemiyecek durumda onların borçlarını bağışlamak veya sonraya bırakmak sevaptır. Borcunu ödeyebilecek durumda olanlar da borçlarını zamanında ödemelidirler. Ödeyemiyecek olanlar da zamanından önce alacaklıya durumlarını bildirmelidir ki, o da işlerini ona göre ayarlasın. İslam'da devletin vazifelerinden biri de borçlulara yardımcı olmaktır.
- Debt.
- Debt, loan, obligation.
- Debit.
- Loan.