palace of justice ne demek?
- Adalet sarayı
adalet
- Bir toplumda kanun ve nizam yoluyla hakların karşılıklı olarak korunması ve dengeli tutulması
- Hakkaniyet, doğruluktan ayrılmama.
- Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe.
- Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk
- Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları.
- Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk
- Ferdi ve sosyal yapıda dirlik ve düzenliği, hakkaniyet ve eşitlik esaslarına uygun şekilde davranmayı sağlayan ahlaki erdem olup, sosyal hayatın en önemli denge unsuru ve teminatıdır. "Kuran'ın ana maksatlarından biri de adalet ilkesine dayalı ve hukuka güvenin hissedildiği bir sosyal düzen kurmaktır." (Kuran Yolu).
- Hakka riayetkarlık, hak tanırlık, haklılık, doğruluk.
- Bk. tüze
- Haksızlıktan uzaklaşma, düzenli ve dengeli davranma, hakkaniyet.
palace
- Palas, saray
- Saray
- Saray gibi bina
- Muhteşem ev
- Dili lüks eğlence yeri veya galeri.
palace car
- Salonlu vagon
of
- Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz
- Ugh!.
- In a general sense, from, or out from; proceeding from; belonging to; relating to; concerning; used in a variety of applications; as: Denoting that from which anything proceeds; indicating origin, source, descent, and the like; as, he is of a race of kings; he is of noble blood.
- Denoting possession or ownership, or the relation of subject to attribute; as, the apartment of the consul: the power of the king; a man of courage; the gate of heaven.
- Denoting the material of which anything is composed, or that which it contains; as, a throne of gold; a sword of steel; a wreath of mist; a cup of water.
- Oil filters.
- Denoting part of an aggregate or whole; belonging to a number or quantity mentioned; out of; from amongst; as, of this little he had some to spare; some of the mines were unproductive; most of the company.
- Prep w dat , from, out of, of, away from, contrary to, by.
- Denoting that by which a person or thing is actuated or impelled; also, the source of a purpose or action; as, they went of their own will; no body can move of itself; he did it of necessity.
- Optional Form Source: US EPA.
justice
- Yargıç
- Dürüstlük
- Yargı
- Adalet, hak
- Hakkaniyet, doğruluk
- Hakim
Türetilmiş Kelimeler (bis)
palacepalace carpalace guardpalapala bıyıkpala bıyıklıpala çalmakpala çekmekpalpal renk işlemipal systempal uppal up withofof a certain ageof a certain lengthof a certain qualityof a collapseof a deviceof a good familyof a hogof a kindof a moment agooo henryo ağır yaralıo anda söylemeko anda uydurmak