pırtı ne demek?
- Değersiz şey, eşya.
- Eskimiş giysi
Aktör, o her günkü pırtısını giyip de sahneye çıkarsa, ağzıyla kuş tutsa seyirciye Demirhane Müdürü olduğunu yutturamaz.
S. F. Abasıyanık - Ufak tefek ev eşyası.
- Basma ve ketenden yatak, yorgan yüzü, giysilik kumaş.
değersiz
- Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz.
- Mean.
- No- account.
- Not worth a bean.
- Past praying for.
- Pathetic.
- Pitiful.
- Threepenny.
- Tin- pot.
- Spam.
pırtıcı
- Manifaturacı.
pırtlak
- Pırtlamış, dışarı fırlamış, patlak
- Kolayca kabuğundan dışarı çıkabilen.
- Popeyed.
- Bug-eyed.