püskürmek ne demek?
- Ağzında bulunan bir sıvı veya toz durumundaki bir şeyi hızla savurtarak dışarı çıkarmak.
- Yanardağ lav çıkarmak, indifa etmek.
- Öfkeyi aniden dışarı vurmak
Yeniden yepyeni bir insan olmak için zaman zaman bir volkan hâliyle bir şeyler püskürüyordum.
S. F. Abasıyanık - To spray sth from one's mouth.
- To spew out.
- To erupt.
- Spout.
püskürme
- Sık ve tek tek benekler durumunda.
- Yanardağın, duman, kül ve lav çıkarması, indifa.
- Püskürmek işi.
- Bkz. yanardağpüskürmesi.
- Eruption.
- Spraying sth from one's mouth.
- Blowing.
- Splatter.
- Pulverizing.
- Sprinkling.
püskürme bacası
- Ağzı honiyi andıran, az çok uzun bir silindir biçiminde, içi tüflerle dolupüskürme bacası. (Güney Afrika'da bunlar, içinde elmas kristalleri bulunan ve kimberlit denilen tüflerle doludur.)
- Pipe.
- Diatrem
- Pipe, cheminée