okşamak ne demek?
- Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak
Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor.
H. Taner - Hafifçe dövmek
Bir gün hani bir huysuzluk ettiği zaman, al eline, biraz okşayıver.
B. Felek - Bir kimseyi hoşnut etmek
Mektuplarında onun onurunu okşayacak, endişelerini hafifletecek cümleleri artırdı.
Ç. Altan - Benzemek, andırmak, hatırlatmak.
- Caress.
- Stroke.
- Fondle.
- Canoodle.
- Dandle.
- Grope.
- Octave.
- To caress.
- To fondle.
- To stroke.
- To flatter.
- To beat.
- To tan.
- To pat.
- To give sb a gentle beating.
okşama
- Okşamak işi.
- Caress.
- Stroke.
- Caressing.
- Stroking.
- Endearment.
okşamalık
- Gönül okşayıcı özelliği olan.