odacık ne demek?
- Küçük oda
Babadan kalma bu arsaya önce dört duvar örüp bir odacık yapıvermişti.
R. Enis - Büyük kitaplıklarda çalışması uzun sürecek araştırıcılara ayrılan küçük oda.
- Carrell.
- Crib.
küçük
- Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı
- Yaşı daha az olan
- Niceliği az olan
- Niteliği aşağı olan, bayağı.
- Geri aşamada.
- Değersiz, önemsiz
- Büyümesini, gelişmesini henüz tamamlamış olan
- Kısık, parlak olmayan(ses)
- Small.
- Little.
odacı
- Resmî kuruluşlarda, iş yerlerinde, temizlik ve getir götür işlerine bakan görevli, hizmetli, hademe, müstahdem
- Caretaker.
- Janitor.
- Servant.
- Person who run errands and does cleaning in a business concern.
- Office-boy.
odacılık
- Odacı olma durumu.
- Odacının görevi, hademelik.