netice ne demek?
- Sonuç
Konferansın müspet bir neticeye iktiran etmemiş olduğu malumunuzdur.
Atatürk - Bk. vargı
- Bk. sonuç
- Bk. çıkarım sonucu
- Bk. bulgu sonucu
- sonuç
- Son, sonuç.
- Öz, özet.
- (C.: Netaic) Son, gaye. Semere, hülasa.
- Upshot.
- Result.
- Conclusion.
- Outcome.
- Consequence.
- Effect sonuç.
- Effect.
- Final judgment.
- Culmination.
- Denouement.
- Event.
- Harvest.
- Inference.
- Payoff.
- Process.
- Product.
- Sequel.
- Termination.
sonuç
- Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey.
- Öz, özet.
- Bir yarışmada, spor karşılaşmasında tarafların elde ettikleri puan, sayı, skor.
- Yazının veya sözün bitim bölümü.
- (Mantıkta) Tasımın üçüncü önermesi; verilen öncüllerden çıkarılan önerme. // Öncüller doğru isesonuç da kesin olarak doğrudur,sonuç yanlışsa öncüller doğru olamazlar.
- Bk. çıkarım sonucu, mantıksalsonuç, dizimselsonuç
- Bir olayın oluşturduğu başka bir olay ya da durum.
- Result.
- Consequence.
vargı
- Verilen bir önermeden çıkarsama yoluyla varılan sonuç.
- Verilen bir -> öncelden (olgu ya da önerme) çıkarsama yolu ile varılan sonuç. Verilmiş öncüllerden bir sonucun çıkarılması; çıkarım sonucu; varılan sonuç. A önermesine B önermesinden varılıyorsa, B doğru ise mantık yasaları gereğince A nın da doğru olarak tanıtlanması gerekir.
- Öncülleri sonuç önermesine bağlayan mantıksal bağıntı.
- Consequence.
- Conséquence
- Consequentia
netice çıkarmak
- Infer
netice hesapları
- Bk. sonuç sayışımları