sonuç ne demek?
- Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir sonuç verebilirdi.
N. Cumalı - Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey.
- Öz, özet.
- Bir yarışmada, spor karşılaşmasında tarafların elde ettikleri puan, sayı, skor.
- Yazının veya sözün bitim bölümü.
- (Mantıkta) Tasımın üçüncü önermesi; verilen öncüllerden çıkarılan önerme. // Öncüller doğru isesonuç da kesin olarak doğrudur,sonuç yanlışsa öncüller doğru olamazlar.
- Bk. çıkarım sonucu, mantıksalsonuç, dizimselsonuç
- Bir olayın oluşturduğu başka bir olay ya da durum.
Result.
Consequence.
Consequent.
Conclusion.
Outcome.
Issue.
Aftermath.
Close.
Corollary.
Decision.
Deduction.
Denouement.
Effect.
Event.
Finding.
Fruit.
Harvest.
Inference.
Payoff.
Produce.
Product.
Resultant.
Sequel.
Show.
Success.
Avail.
Child.
Ending.
Hangover.
Ramification.
Upshot.
Effect netice.
Attendant.
Culmination.
Curtains.
Eventuality.
Judgment judgement.
Pay off.
Pursuance.
Termination.
Conclusion
Conclusio
sonuç almak
- Bir işi bitirmek, sonuçlandırmak.
- Istenilen sonuca ulaşmak, verim almak
sonuç bilgisi
- Öğrenmenin her basamağında öğrenciye başarı durumu üzerinde bilgi vermenin öğrenmeyi kolaylaştırdığı görüşü.