needless to say that ne demek?
- Elbette
elbette
- Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz, elbet.
- (Te'kid edatı) Kat'i veya kat'iye yakın hükümlerde kullanılır. Yazılı sözlerde daha çok "elbet" şeklinde geçer.
- Absolutely.
- Certainly.
- Definitely.
- Precisely.
- No wonder.
- Doubtless.
- Assuredly.
- Without fail.
needless to say
- - olduğu apaçık-, - olduğu belli
- Söylemeye gerek yok
needless
- Gereksiz, lüzumsuz, boşuna
- Gereksiz, lüzumsuz, istenmeyen
to
- -e
- -e doğru, yönüne doğru, tarafına
- Ile
- -e kadar, -e değin, derecesine kadar
- -e dair
- -e nazaran, -e nispetle
- -e göre
- Hakkında, için
- Mak, mek (mastar edatı).
- -e dogru
say
- Düz, ince, yassı taş
- Çalışma, emek.
- Hac ibadeti sırasında Safa ile Merve tepeleri arasında gidip gelme.
- Düz, tabaka biçiminde, ince yassı taş.
- İri, büyük kaya.
- Arkadaş
- Su kaynağı.
- Elçi.
- Suyun akması.
- Çalışma, Çalışıp çabalama. Gayret sarfetme. Bir maksadın meydana gelmesi için elden geleni yapma. (Osmanlıca'da yazılışı: sa'y)
Türetilmiş Kelimeler (bis)
needless to sayneedlessneedless workneedlesslyneedlessly painful or hardneedlessnessneedlesneedles eyeneedleneedle and threadneedle bathneedle bearingneedle caseneedneed documentneed the spurneed toneed to know principletoto a callto a certain degreeto a conversationto a crumbto a dayto a degreeto a distanceto a faultto a great extenttt 1t 3T antijenleriT bağımlı antijen