nazlı ne demek?
Kökeni: Farsça
- Kolayca gönlü olmayan, kendini ağır satan, ısrar bekleyen, işveli, edalı.
Nazlı mı nazlı, süzüm süzüm süzülen bir kız çocuğuydu.
T. Buğra - Üstüne titrenilen.
Ben çocukluğumdan beri gayet nazlı büyüdüm.
P. Safa - Özen isteyen, nazik.
- Sağlığını, dayanıklılığını çabuk bitiren.
- Naz yapan, kendini ağıra satan, işveli, edalı.
- Değer verilen sevgili.
- Naz yapan, kendini ağıra satan.
Delicate.
Rose-water.
Wayward.
Spoilt.
Arch.
Coquettish.
Petted.
Sb who feigns reluctance.
Coddled.
nazlı alıştırmak
Coddle, featherbed, spoil.
nazlı büyümüş
Spoonfed