natık ne demek?
Kökeni: Arapça
- İdrak eden.
- Söyleyen, konuşan.
- Düşünen.
- Bildiren, bildirici.
- Beyan eden.
- Fikir ederek düşünen.
idrak
- Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme
- Erişme, ulaşma.
- Algı, algılama
- Dış dünyanın uyarısı ile meydana gelen fiziksel duygunun zihinsel yorumu.
- Anlayış. Kavrayış. Akıl erdirmek. Fehim. Yetiştirmek.(Maalesef insanlar teavün sırrını idrak edememişler, hiç olmazsa taşlar arasındaki yardım vaziyetinden ders alsınlar! İ.İ.)
- Cognizance.
- Cognition.
- Comprehension.
- Understanding.
- Attainment.
natıka
- Talakat-ı lisan, güzel konuşabilme kabiliyeti.
- Fesahat ve belagatta söyleme kuvveti.
- Düşünüp söyleme yeteneği.
- Düzgün ve iyi konuşma yeteneği.
- Bk. dil uzluğu
- Söz söyleyen, konuşan.
- Düşünen.
- Bildiren, bildirici.
- (bkz. natık)
- Düşünüp söylemek hassası.
natıkai cemiyet
- Cemiyetin natıkası, yani: Söz söyleme kudreti. (Osmanlıca'da yazılışı: natıka-i cemiyet)