muhalif ne demek?
- Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olan, aykırı olan kimse
Muhaliflerin, Mecliste ordu aleyhine açtıkları cereyan devam ediyordu.
Atatürk - Aykırı
Fikrine, ümidine, arzusuna muhalif bir şeye rast gelince hemen bozulur.
Ö. Seyfettin - Bk. ayrışçı
- Uymayan. Birbirine benzemiyen. Birbirine zıt olan.
- Opposing.
- Oppositional.
- Contrary.
- Antagonistic.
- Defiant.
- Disaffected.
- Dissident.
- Hostile.
- Opposite.
- Repugnant.
- Warring.
- Dead against.
- Dead-set against.
- Opponent.
- Adversary.
- Antagonist.
- Objector.
- Anti.
- Critic.
- Dissenter.
- Dissentient.
- Averse.
- Discordant.
- Cantradictory.
- Adverse.
- Against.
- Contrary to.
- In violation of.
- Opposed to.
- Of the opposition.
- Conflicting.
- Dead set against.
- Divergent.
- Inimical.
- Opposed.
- Opposer.
ayrışçı
- Çoğunlukla verilen karar ve yargılarda aykırı oy kullanan kişi.
- Contrary, opposed.
- Opposé
muhalif kimse
- Out
muhalif olan
- Dissentient.