mevki ne demek?
- Yer, mahal
Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı.
Atatürk - Makam
... senelerce devletin yüksek mevkilerinde bulundu.
Y. K. Karaosmanoğlu - Bazı ulaşım araçlarında yolculara veya tiyatro, sinema vb. yerlerde seyircilere sağlanan konfora ve bilet ücretlerine göre düzenlenmiş yer
İkinci mevki sıralar oldukça dolmuş, localardan ise ancak bir ikisi tutulmuş.
M. Ş. Esendal - Durum
Hey Allah'ım! Ben ne müşkülatlı bir mevkide kalmışım şimdi.
O. C. Kaygılı - Bkz. konum
- Yer
- Situation durum.
- Degree.
- Locality.
- Location.
- Locus.
- Niche.
- Office.
- Opposite number.
- Portfolio.
- Post.
- Rat race.
- Slot.
- Spot.
- Spot of land.
- Duty station.
- Capacity.
- Condition.
- Place.
- Position.
- Seat.
- Site.
- Situation.
- Stand.
- Standing.
- State.
- Station.
- Status.
- Class sınıf.
- Locality yer.
- Rank orun.
konum
- Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon.
- Yeryüzünde bir noktanın, enlem ve boylamların yardımıyla bulunan yeri, konuş.
- Durum, yer, vaziyet, pozisyon.
- Bir şehrin uzak ve yakın çevresiyle her türlü ilişkisini sağlayan ve şehrin gelişmesini etkileyen coğrafi şartlarının bütünü.
- Bir nesnenin seçilen bir başvuru noktasına, eksenine ya da eksenlerine göre yeri.
- Bk. yerleştirme
- Bk. bölge
- Position.
- Location.
- Site.
mevki avcısı
- Place hunter.
mevki farkı ücreti
- Excess fare.