meet ne demek?
- Buluşmak
Let's meet in front of the restaurant at nine o'clock. / Saat dokuzda lokantanın önünde buluşalım.
- Karşılaşmak
- Görüşmek, görüşme yapmak
I met with him over lunch. / Onunla öğle yemeğinde görüştüm.
- Rastlamak, toplanmak, bulmak, tanışmak, görüşmek, buluşmak, kavuşmak, başına gelmek, uğramak, yerine getirmek
- Rastlamak, rast gelmek, karşılaşmak, tesadüf etmek
I met Deniz by chance on my way to work. / İşe giderken Deniz'e rastladım.
- Karşılamak
They plan to meet him at the bus stop. / Onu otobüs durağında karşılamayı tasarlıyorlar.
- Tanışmak
I met him for the first time last year. / Onunla geçen yıl tanıştım.
- Toplanmak, bir araya gelmek
The staff will meet in the conference room. / Personel toplantı odasında toplanacak.
- Birleşmek, kavusmak
- Uğramak, başına gelmek
- Yerine getirmek.
- Karşılaşma, atletizm yanşması.
- Uygun, münasip, yakışır.
- (kötü) bir durum ile karşılaşmak
He met with several problems. / Birkaç sorunla karşılaştı.
- (spor) karşılaşmak
The two teams will meet again on Saturday. / İki takım cumartesi günü yeniden karşılaşacak.
buluşmak
- Bir araya gelmek.
- Karşılaşmak.
- Önceden belirlenmiş bir yer ve zamanda bir araya gelmek
- Kavuşmak
- Meet.
- Get together.
- Date.
- Date up.
- Happen on.
- Happen upon.
meet a need
- İhtiyaç gidermek
- İhtiyacı karşılamak
meet by chance
- Rastlamak, rastgelmek