meclis ne demek?
- Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için yapılan toplantı.
- Bu toplantının yapıldığı yer, şûra.
- Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için bir araya gelmiş kimseler topluluğu
Yemekten sonra meclis gruplara ayrılmıştı.
P. Safa - Dostlar toplantısı
Meclisi aranan, hoşsohbet, coşkulu, şair ruhlu bir insandı.
H. Taner - Bir oyunun içinde -kişilerin sahneye girişleri ve çıkışlarıyla bölümcük adını alan- en küçük parça. Bölümcük. Kesim.
- Bk. sahne
- Oturulacak, toplanılacak yer.
- Chamber.
- Turkish grand national assembly.
- Social gathering.
- Place of assembly.
- Committee.
- Powwow.
- Parliamentary.
- Parliamentarian.
- Assembly.
- Council.
- Board.
- Gathering.
- Assemblage.
- Congress.
- Convocation.
- Diet.
- Divan.
- House.
- Majlis.
- Parliament.
sahne
- İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik vb. gösteri yapmaya uygun yer.
- Görüntü.
- Gösteri sergilenen eğlence yeri veya tiyatro
- Tanık olunan, gözlenen olay
- Bir konu veya çalışma çevresi, çalışma dalı.
- Bir oyun veya filmin başlıca bölümlerinden her biri.
- Bir tiyatro metninde baş oyun kişisinin ya da önemli kişilerinin yönelişlerini başlatıp bitiren kesim. 2- Bir tiyatro yapısında oyuncuların oynamaları için özel olarak yapılmış ve genellikle yükseltilmiş oylum ya da alan.
- Bk. ayrım
- Bk. görünçlük
- Manzara.
meclis araştırması
- Belli bir konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinde bilgi edinmek için yapılan inceleme.
- Parliamentary inquiry.
meclis aritmetiği
- Parlementodaki iktidar partisiyle muhalefetin sayısal durumu.