mazi ne demek?
- Geçmiş
Genç olmak maziyi ulu orta tahkir için bir mazeret değildir.
H. R. GürpınarMazinin mefahirini yaşatmak, bir millete yapılacak en büyük hizmet.
C. Meriç - Geçmiş zaman.
- Bk. geçmiş zaman
- Bk. geçmişlik
- geçmiş zaman
- Geçmiş zaman. Geçen, geçmiş olan.
Bygone.
Antecedents.
Past.
The past.
Long ago.
geçmiş
- Geçme işini yapmış.
- Zaman bakımından geride kalmış
- Çürümeye yüz tutmuş.
- Bugüne göre geride kalmış olan zaman, mazi
- Arkada kalan hayat, mazi
- Birinin ölmüş ana, baba ve yakınları
Past.
Bygone.
Belated.
Previous.
geçmiş zaman
- Fiilin belirttiği zaman kavramının, içinde bulunduğu zamandan önceye ait olması, mazi. Ali geldi, Ahmet bu havada İstanbul 'a gidip gelmiş gibi.
- Eylemin belirttiği zaman kavramının, içinde bulunulan zamandan önceye ait olması. Türkçede bu zaman, belirli geçmiş ve belirsiz geçmiş kipleri olarak iki türlüdür: Ali geldi; Ayşe hiç bir şey söyleyemedi ; Ahmet bu havada İstanbul'a gidip gelmiş vb.
Past tense.
Past times.
Past.
Passé
mazi i gayr i muayyen
- Bk. duyulan geçmiş zaman kipi
mazi i naklı
- Bk. duyulan geçmiş zaman kipi